Alperenler-Köln - Hayati

Hz. ÖMER ve Hz. HAMZA

Hz. ÖMER ve Hz. HAMZA

Amcası Ebû Talib, Peygamberimizi çok severdi. İslâm'ın yayılmasında yeğenine daima yardımcı oluyor ve O'nu himaye ediyordu. Müşriklerin ileri gelenleri Ebû Talib'e başvurarak, "Ya yeğenini İslâm davasından vazgeçir, ya da himaye etmekten vazgeç" dediler ve onu tehdit ettiler.

Ebû Talib, durumu yeğeni Hz. Muhammed (s.a.s.)'e anlatınca O, şöyle cevap verdi: "Ben Allah tarafından Hak dini tebliğ etmekle görevliyim. Ben kendiliğimden bir şey yapmıyorum. Ben Allah elçisiyim. Ey amcacığım, bu işten vazgeçmem için güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler yine de bu vazifeyi bırakmam."

Ebû Talib, bu cevabı dinleyince, "Sen işine bak oğlum, ben sağ oldukça onlar sana birşey yapamazlar" diyerek Peygamberimizi korumaya devam edeceğine dair teminat verdi.

Peygamberimiz (s.a.s.) bütün güçlüklere rağmen vazifesine devam ediyor, müslümanların sayısı da günden güne artıyordu.

Peygamberliğinin altıncı yılında idi. Birgün Safa tepesinde otururken oradan geçmekte olan Ebû Cehil, Peygamberimize küfretti. Onun bu terbiyesiz davranışına Peygamberimiz cevap vermedi. Bu üzücü olayı gören bir kadın, bu durumu Peygamberimizin amcası Hamza'ya anlattı. Hamza henüz müslüman olmamıştı. Fakat kardeşinin oğluna yapılan bu hakarete çok kızdı. Derhal Kureyş müşriklerinin toplandığı yere giderek Ebû Cehil'e hitaben:

- Benim kardeşimin oğluna sövüp onu inciten sen misin? dedi ve yayını Ebû Cehil'in başına vurdu.

Bu olaydan sonra Hz. Hamza, müslümanlığı kabul ederek Peygamberimizin yanında yer aldı.

Hz. Hamza'nın müslüman oluşu ve müslümanların günden güne kuvvetlenmesi Kureyş müşriklerini telaşa düşürdü. Bu duruma bir çare bulmak için "Daru'n-Nedve" denilen yerde toplandılar. Durumu gözden geçirdikten sonra Ebû Cehil'in teklifi üzerine Hz. Muhammed'i öldürmeye karar verdiler. Bu korkunç kararı uygulamak üzere içlerinde en cesur olan Ömer'i görevlendirdiler. O zaman 33 yaşında olan Ömer, kılıcını kuşandı, ve Hz. Muhammed'i öldürmek üzere yola çıktı.

Müslümanlar, Erkam'ın evinde toplanmışlardı. Peygamberimiz de orada idi. Ömer yolda Nuaym'a rastladı. Nuaym, "Nereye ya Ömer?" diye sordu. Ömer:

- Milleti birbirine düşüren Muhammed'in vücudunu ortadan kaldırmaya gidiyorum, cevabını verdi. Nuaym Ömer'e:

- Zor bir işe kalkıştın, deyince Ömer:

- Sen de mi Muhammed'den yana oluyorsun? diye çıkıştı. Nuaym:

- Ya Ömer, sen beni bırak, kendi ailene bak, Enişten Said ile kızkardeşin Fatma müslüman oldular, deyince Ömer:

- Önce onların işini bitireyim, diye yolunu değiştirip kızkardeşinin kapısını çaldı. O sırada kızkardeşi ile eniştesi, Peygamberimize yeni nazil olan "TâHâ" Suresindeki ayetleri okuyorlardı. Ömer'in silahlı geldiğini görünce korkup Kur'an sayfalarını sakladılar.

Ömer içeri girince, ne okuduklarını sordu. Onlar da "Bir şey yok" dediler. Ömer'in öfkesi daha da arttı "Demek işittiklerim doğru imiş" diyerek eniştesini yakasından tutup yere çarptı ve döğmeye başladı. Kocasını kurtarmak isteyen kızkardeşi Fatma'nın yüzüne de bir tokat attı. Zavallı kadın ağzından burnundan kanlar akarak yere serildi. Fatma, imanının verdiği cesaretle Ömer'e şu sözleri söyledi:

-Allah'tan kork. Bir kadına yaptıklarına bak. Ben ve eşim müslüman olduk. Başımızı kessen bundan dönmeyiz.

Ömer:

- Okuduğunuz şeyi bana getirin, dedi. Kızkardeşi çıkarı verdi. Ömer, dikkatle okumaya, okudukça kalbi yumuşamaya başladı. Kur'an-ı Kerim'in eşsiz ahengi, manasındaki yükseklik, okunuşundaki tatlılık ve güzellik Ömer'in kalbini fethetti. Artık Ömer'in kalbi İslâm'a açıktı. Hz. Peygamberin yanına gitti. Önünde diz çöktü ve Kelime-i Şehadet getirerek müslüman oldu. Orada bulunanlar buna çok sevindiler. Hep birlikte Kelime-i Şehadet getirdiler.

Ömer'in İslâm'a girmesiyle müslümanlık kuvvetlendi. Ömer:

- Yâranımız kaç kişidir? diye sordu.

- Seninle beraber kırk kişi, dediler.

Ömer'in isteği üzerine, önde Peygamberimiz, olduğu halde müslümanların hepsi doğru Kabe'ye gittiler. Orada toplu olarak ve açıkta namaz kıldılar. Öte yandan müşrikler, Peygamberi öldürmeye gönderdikleri Ömer'in müslüman olduğunu öğrenince şaşkına döndüler.

Peygamberimizi öldürmek için yola çıkan Ömer'in, merhametsiz ve taştan daha katı kalbini kızkardeşinin evinde okuduğu Kur'an ayetleri yumuşatmış karanlık gönlünü nurla doldurmuş. Peygambere olan düşmanlık duygularını dostluğa çevirmiştir